Münih’te 18 Saat (Almanya Gezisi Notları II)

(Uzun Bir Yürüyüş Yazısı)

İnsanoğlu, herhangi bir zaman diliminde yaşarken yaptığı ve hissettiği şeyleri sonrasında değerlendirirken çok daha farklı bir analize girebiliyor. O anda hiç aklınızda olmayan bir sonuç, kendiliğinden ortaya çıkabiliyor. Bu, “keşke yapmasaymışım” veya “şöyle yapsaymışım” şeklindeki bir değerlendirme değil. Pişmanlıklara ayıracak kadar çok zamanımız yok, fani dünyada.

Bu girizgah, aslında yazının başlığıyla ilgili bir açıklamaya vesile olmak için kaleme alındı: Bir haftalığına çıkılmış olan uluslararası bir seyahatte, esas hedefteki şehirden bir başka şehre beş altı saatlik bir tren yolculuğu ile gidip sadece onsekiz saat sonra yine Frankfurt’a dönmek üzere yola çıktığımızı, bu yolculuktan günler sonra hesaplayacak kadar büyük bir heyecanla yollara düştüğümüzü vurgulamak üzere, seçildi. Ama bu başlığın yaşanan gerçek ve hesapsız bir maceranın adına uyduğu, muhakkak.
“Almanya’ya gelip de bana uğramadan gidemezsiniz” diyerek, daha İstanbul’dan yola çıkmadan aylar evvel bizi takibe alan sevgili dostum Murat Bülent AKDOĞAN’ın ısrarlı davetine, bir gün için de olsa cevap vermek ve Münih’i görmek üzere üç aktarmalı tren biletimizi gider gitmez almıştık, Frankfurt’a.

yazının devamı için lütfen taıklayınız